Yeme Bozuklukları

yeme bozukluklarıYeme Bozukluğu Nedir?

Beslenmek, hayatta kalmamız için gereken en temel faktörlerden biridir. Ancak bazı insanlar için yemek yeme doğrudan ve basit bir aktivite değildir. Yeme bozukluklarına sahip kişiler; sağlıklarını kötü etkileyen ya da işlevselliklerini bozan yaratan yeme örüntülerine sahiptirler. Toplumun gözünde yeme bozuklukları genellikle “modern” bozukluklar olarak kabul edilir, ancak patolojik yeme kalıpları birkaç yüzyıl öncesine kadar dayanmaktadır. Örneğin Sienna’lı Aziz Catherine; 16 yaşlarındayken kendini aç bırakmaya başlamıştır ve 1380’de 32 yaşında yemek ve su tüketmeyi reddettiği için hayatını kaybetmiştir. Tarihi çok eskilere dayanan bu bozukluk 1980’lere kadar dikkat çekmemiştir ve bu yıllardan sonra araştırılıp tedavi yoluna gidilmesi gerektiği bilgisine ulaşılmıştır.

DSM-5’e (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı 5) göre yeme bozuklukları; yeme davranışında kalıcı/uzun süreli ve tutarlı bir bozulma ile karakterize edilen bozukluklar olarak tanımlanmaktadır. Yeme bozukluklarının bir yaşam tarzı seçimi olduğuna dair yaygın bir yanılgı vardır. Yeme bozuklukları, aslında insanların yeme davranışlarındaki ve ilgili düşünce ve duygularındaki ciddi sorunlarla ilişkili ağır sonuçları olan hastalıklardır. DSM-5’te; anoreksiya nevroza, bulimiya nevroza, tıkınırcasına yeme bozukluğu, pika, geri çıkarma bozukluğu, kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğu ve tanımlanmamış yeme bozukluğu olmak üzere 7 yeme bozukluğu türü tanımlanmaktadır.

Yeme Bozukluları Türleri

  • Anoreksiya Nevroza. Duygusal nedenlerden ötürü yaşanan yüksek iştah kaybı gibi görünmektedir. Bunun aksine iştah kaybı olmadığı gibi yeme davranışı ile aşırı uğraşma söz konusudur. Normal kabul edilen vücut ağırlıklarını reddederler. Kilo almaktan korkarlar ve çok düşük vücut ağırlığına sahip olmaları gerektiğine inanırlar. Beden algılarında bozulmalar söz konusudur. Yetişkinlerde vücut kitle endeksi 18.5’ten düşüktür. Çok zayıftırlar.
  • Bulimiya Nevroza. Kontrol edilemeyen aşırı yeme davranışından sonra gelen, kendi kendine kusma ve aşırı egzersiz gibi uygunsuz davranışlar kullanarak kilo alımını engelleme çabaları ile karakterize bir bozukluktur. Bulimiya nevrozası olan bireylerin özsaygıları ve özdeğerleri, vücut biçimlerinden yersiz biçimde etkilenir. Vücut kitle endeksleri 20 veya daha yüksektir. Normal (hafif kilolu veya hafif zayıf) kilodadırlar.
  • Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu. Tıkınırcasına yeme davranışını(kontrol edilemeyen aşırı ve hızlı yeme davranışı) gerçekleştirdikten sonra hiçbir telafi davranışı sergilenmemesi ile karakterizedir. Tıkınırcasına yeme davranışından sonra; iğrenmiş, suçlu, depresif hissederler.
  • En az 1 ay süre boyunca besleyici değeri olmayan, gıda niteliği taşımayan maddelerin sürekli olarak yenilmesi ile karakterizedir.
  • Geri Çıkarma Bozukluğu. En az 1 ay süre ile yineleyen istem dışı öğürme, iğrenme ve bulantı ile yutulan gıdaların çıkarılması ve çiğneyip yeniden yutma ile karakterizedir.
  • Kaçıngan Kısıtlayıcı Yiyecek Alımı Bozukluğu. Gıdaya karşı ilgi kaybı, gıdanın görüntü ve kokusuna karşı kaçınganlık ve bununla birlikte yeme davranışının olumsuz sonuçlarına dair endişelerle karakterize bir yeme bozukluğudur.

Başlangıç Yaşı ve Cinsiyet Farklılıkları

  • Yaş faktörü

Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza, ergenlik öncesi çok az sayıda görülmektedir. Ancak 7 yaşındaki çocukların bile yeme bozuklukları geliştirdiği bilinmektedir. Anoreksiya nervoza en çok 16-20 yaşlar arasında gelişir. Bulimia nervoza için en yüksek risk altındaki yaş grubu ise 21-24 yaş arasındaki genç kadınlardır. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastaların çoğu; anoreksiya nervoza veya bulimia nervoza hastalarından yaşça daha büyüktür. Bu kişiler genellikle 30-50 yaş arasındadırlar.

  • Cinsiyet Farklılıkları

Uzun zamandır yeme bozukluklarının öncelikle kadınlarda meydana geldiği kabul edilmektedir. Geçmişte kadın/erkek cinsiyet oranının 10/1 kadar yüksek olduğu düşünülse de, yeni araştırmalarda cinsiyet oranının 3/1 olduğu görülmüştür. Cinsiyet oranındaki değişimin temel sebebi; yeme bozukluklarının erkeklerde olmayacağına dair yanlış inançtan dolayı yetersiz teşhis edilmesidir. Erkeklerde yeme bozukluklarının eksik teşhis edilmesinin bir başka nedeni de DSM kriterlerindeki cinsiyet yanlılığıdır. Örneğin; vücut memnuniyetlerinin kilo bağlamına (zayıf olma arzusu ve diyet yapma davranışı) büyük vurgu içermesidir. Oysa erkekler için vücut memnuniyetsizliği genellikle daha kaslı olma arzusunu içerir. Kilo kontrolü aracı olarak aşırı egzersiz yapmak da erkeklerde daha yaygındır. Bu sebeplerle; erkeklerin bir yeme bozukluğuna sahip olduklarını fark etme olasılıkları daha düşüktür, fark ettiklerinde ise yanlış teşhis alma olasılıkları ve uzman tedavisi alma olasılıkları daha düşüktür.

Yeme Bozukluklarındaki Risk Faktörleri

            Yeme bozuklukları her yaştan, ırktan/etnik kökenden, vücut ağırlığından ve cinsiyetten insanı etkileyebilir. Yeme bozuklukları sıklıkla gençlik yıllarında veya genç erişkinlik döneminde ortaya çıkar, ancak çocukluk döneminde veya daha sonra yaşamda da gelişebilir. En yaygın risk faktörleri aşağıda listelenmektedir.

  • Kendiliğe dair patolojiler.
  • Çocukluk döneminde cinsel taciz.
  • Olumsuz çocukluk dönemi yaşantıları.
  • Çocukluk başlangıçlı OKB.
  • Çocukluk çağı anksiyetesi.
  • Gerçek dışı ebeveyn beklentileri.
  • Genetik yatkınlık.

İlginizi çekebilecek diğer yazılarımız:

Anoreksiya Nevroza

Bulimiya Nevroza

Tıkanırcasına Yemek Yeme

Duygusal Yeme Bozukluğu

Bu içeriği paylaşın